Ekmeğimize Ne Oldu

Süleyman ÇAKIR

Süleyman ÇAKIR

  • 25 Eylül 2014
  • Ekmeğimize Ne Oldu için yorumlar kapalı
  • 2.454 kez görüntülendi.

Bildiğiniz gibi merakla beklenen Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği 4 Ocak 2012 çıktı. Televizyon kanalları gazeteler günlerce haber geçti. Öne çıkan başlıklara göz attığımız da

Ekmeğin kimyası değişti.

Ekmekte kepek miktarı artacak!

REKLAM ALANI

Ekmek tuzdan gramaja değişiyor.

Ekmek daha sağlıklı olacak.

Beyaz ekmek raflardan kalkıyor mu?

Gibi birçok başlığa rastlamak mümkün.

Peki, bu tebliğ bir beklentimiydi.

Halka sorun, “ devletten veya hükümetten beklentiniz nedir” diye verilen kırk bin cevabın içinde “ ekmeğin tuz oranı düşürülsün, kepek miktarı artsın, gramajı düşsün “ diye bir talep olurmuy du? Halkın derdi ekmek değil, ekmeğin yanında ne yiyeceğidir. Bugün İstanbul’da bir akbil parasıyla dört ekmek alabiliyorsunuz. İnsanlar işe gitmek için ortalama on beş ekmek parası harcıyorlar. Bir kilo et alabilmek için kırk ekmek parası ödemeniz gerekiyor. Bu örnekleri çoğalttığınız da şunu anlayacaksınız. Bizde ekmek sudan ucuz, hatta bedava! Evet, yanlış duymadınız. Hangi fırına giderseniz gidin ‘askıdan ekmek ‘ istiyorum derseniz kimse size para sormaz. Ama karda kışta cebinizde akbil yoksa belediyenin otobüsü bile sizi asla almaz.

Fırıncıya sorun, “ devletten veya hükümetten beklentiniz nedir” diye. İlk duyacağız ruhsat sorunu, haksız rekabet, ekmek fiyatları gibi sorunlar. Fırıncının tuz oranından kepek oranından haberi bile yok. Sürekli fırınları dolaşıyorum yüzlerce fırıncıyla bu konuda sohbet ettim. Ne tuzu % kaç kullandığını bilen ne de yeni tebliğden sonra tuz oranı düşüreni gördüm. Bizim ustanın avucu büyük artık çırak atar tuzu diyenler oldu.

Bu ihtiyaç nerden cıktı? Sağlık Bakanlığı tuza dikkat çekebilmek için ekmeği ön plana çıkardı. Söz konusu ekmek olunca da fırsatçılara gün doğdu, Gıda ve Tarım Bakanlığı kurul oluşturdu. Bu kurulda eli hamura değmemiş, fırıncılığı bilmeyen, halkı tanımayan üst düzey yönetici, profesör, bakanlık memuru arkadaşlar, fazla kafa yormadan bilimsel bir çalışma yapmadan, bu tebliğe imza atmışlardır. Bu değişiklik en çok belediyelere bağlı Halk Ekmeklerin işine yarayacaktır.

Fırıncı için işçilik maliyetleri artmıştır. Ekmek fiyatlarında rekabet hat safhaya çıkmıştır. Bu gerçeği göremeyen fırıncılar odası başkanları, fırıncılar federasyon başkanı fırsat bu fırsattır deyip televizyonlarda boy göstermeye başladılar.

Neymiş efemdim ekmek 250 gr olursa 10 milyon ekmek israfı önlenecekmiş. Ben açıkçası bu rakamın doğru olduğuna inanmıyorum. Çünkü Ekmek Allah’ın nimetidir. Bizlerin ekmeğe saygısı sonsuzdur, evlerde ekmek çöpe atıldığında evin bereketinin kaçtığına inanırız.

Ekmek israfının miktarını kesin olarak tespit etmek mümkün değildir. En fazla israfın toplu tüketim yerlerinde olduğu bilinmektedir. Bu yüzden yemekhaneli iş yeri, hastane, yatılı okul, otel, lokanta gibi yerlerde mümkün olduğu kadar küçük porsiyonlarda (40-45 gramlık rol ekmek) ve az sayıda sunulmalı. İnsanlar az yemek, bol ekmek yesin diye düşülmemelidir.

Şuan fırınlardaki en büyük sorun temizlik, hijyen ve kalitedir. Bununla ilgili tebliğde bir madde yer almamaktadır. Bu sorunun gündeme getirilmesiyle Fırıncılar federasyonu ve bazı oda başkanları krizi fırsata çevirerek, ortadaki rantın peşine düşmüşlerdir. Fırıncılar federasyonu fırıncılardan 2 günlük eğitim için kişi bası 200 lira istemektedir. Onların söylediğine göre 40 000 kişiye eğitim verilecek, toplamda 8 000 000 lira toplanacaktır. Bu paralar nereye gider bilemem. Eğitimi kimler verir onu da bilemem. Bildiğim bir şey varsa o da eğitimi verecek kurumların, fırıncının dilinden anlayacak, nede onları bir adım ileriye götürecek birikimli personelinin olmadığıdır.

Siz yöneticiler, fırıncılara ve fırınlara rant olarak baktığınız surece,

Fırıncılar siz de bunlara fırsat verdiğiniz sürece elin Almanı, Fransız’ı, Yunan’ı gelir çeşit çeşit ekmekler yapar, dükkânlar açar sizde karşısına geçer. Bizim EKMEĞİMİZE NE OLDU? Diye seyredersiniz.