Osmanlı’da Ekmek Meselesi

Osmanlı’da Ekmek Meselesi

1800’lü yılların İstanbul’unda bir nevi borsa olarak işlev gören Unkapanı (Kapan-ı Dakik) ve Galata’da durum buğdayı, ekmeklik buğday, mısır, arpa, çavdar ve yulaf çeşitlerinin fiyat ve menşelerinin tespit ediliyordu. Kitabevi Yayınları arasından çıkan “Ekmek, Buğday ve Şehir” kitabında Mevlüt Camgöz, çeşitli nedenlerden dolayı değişime uğrayan fiyatları sebep sonuç ilişkisi içinde inceliyor.

Haber Merkezi    Yeni Şafak
“Ekmek, Buğday ve Şehir” kitabında Mevlüt Camgöz, çeşitli nedenlerden dolayı değişime uğrayan fiyatları sebep sonuç ilişkisi içinde inceliyor.
“Ekmek, Buğday ve Şehir” kitabında Mevlüt Camgöz, çeşitli nedenlerden dolayı değişime uğrayan fiyatları sebep sonuç ilişkisi içinde inceliyor.

İSKENDER GÜMÜŞ

Şehir, tarım dışı üretimin egemen olduğu, hem tarımsal hem tarım dışı üretim ile dağıtım ve denetim işlevlerinin toplandığı mekân olarak temayüz eder. Bu yüzden şehir kendi kendine yetmez ve çevresindeki iktisadi birimlere bağımlıdır. Özellikle ticaretin gelişmesi ile birlikte şehirde yaşayan nüfusun artması bu nüfusun iaşesinin nasıl sağlanacağı sorunu modern devletin gündeminde yer alan önemli bir konudur. Osmanlı döneminde de fetihten sonra İstanbul zoraki iaşe usulleriyle idare edilen şehirlerden biri niteliğinde.

Mevlüt Camgöz’ün, “Ekmek, Buğday ve Şehir” üst başlığını taşıyan ve 19. Yüzyıl Osmanlı İstanbul’unda İaşe Meselesi alt başlığını taşıyan bu kitabı, yazarın Marmara Üniversitesi’nde Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu danışmanlığında hazırladığı yüksek lisans tezine dayanıyor. Camgöz, kitabında İstanbul’da 1845-1880 yılları arasında bugünkü anlamda borsa olarak işlev gören Unkapanı (Kapan-ı Dakik) ve Galata’da bulunan durum buğdayı, ekmeklik buğday, mısır, arpa, çavdar ve yulaf çeşitlerinin fiyatları ve menşelerini araştırıyor. Özellikle, Zahire Nezareti’nin ilgasından sonra 1845-1880 yılları arasında zahire fiyatlarında ve tedarik bölgelerinde meydana gelen değişimlerin Osmanlı Devleti ve toplumuna önemli etkileri olan Kırım Savaşı, kaime uygulamaları ve kıtlıklar gibi vakıalarla ilişkisini ortaya koyuyor.

Her şeyden önce bu çalışma aynı zamanda bir tez olması nedeniyle bilimsel bir niteliği de haiz. Çalışmada kullanılan fiyat serileri ve tedarik bölgeleriyle ilgili veriler 1845-1880 yılları arasında İstanbul’da neşredilen ve düzenli olarak tahıl fiyatları hakkında periyodik bilgi de veren Journal de Constantinople ve La Turquie adlı Fransızca gazetelerin taranması yoluyla elde edilmiş. O yıllarda Avrupa kökenli gazetelerin İstanbul ilgisi dikkat çekiyor. Osmanlı devletinde tahıl ve ekmek fiyatlarına kadar istatistiki veri toplama meselesinin sadece iktisadi olarak algılamak çok da doğru görünmüyor. Avrupa devletlerinin Osmanlı’yı ne kadar iyi takip ettiklerini gösteriyor ve o dönemde her yönüyle Osmanlı siyasetini anlama çabası hususunda da ipuçları veriyor. Tarama yapılan gazetelerde zahire fiyatları ve menşeleri hakkındaki bilgi verilmemekle birlikte yazar yaptığı incelemelerde verilerin Başbakanlık Osmanlı Arşivinde zahire işleriyle ilgilenen Ticaret Nezareti ve Şehremaneti gibi Osmanlı kurumlarının ekmek fiyatlarını tespit etmek amacıyla kullandıkları fiyat pusulaları ile benzerlik gösterdiği ve bu verilerin gazetelerde de kullanılmış olabileceğini söylüyor.

Ekmek, Buğday ve ŞehirnMevlüt CamgöznKitabevi Yayınların2017n256 sayfa

İSTANBUL’UN İAŞESİNİN ÖNEMİ

“Ekmek, Buğday ve Şehir”, dört bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümünde Osmanlı Devleti’nde şehirlerin iaşesi bağlamında İstanbul’un iaşesi ele alınıyor. İktisat tarihi alanı katkı sayılabilecek şimdiye kadar yapılmış ikincil çalışmalardan hazırlanan bu bölümde Osmanlı Devleti’nin uyguladığı iaşe politikaları, fiyat denetimi ve narh uygulamaları teorik açıdan bir değerlendirmeye tabi tutulmuş. Öte yandan bu bölümde İstanbul’un iaşesinin önemi, organizasyon yapısı, zahire ve et iaşesi de bu bölümde değinilen diğer konular arasında yer alıyor. Kitabın ikinci bölümünde zahire fiyatları değerlendiriliyor. İncelenen dönemde zahire fiyatlarıyla ilişkili ekonomik, siyasi ve sosyal olaylar hakkında teorik tartışma yapılarak fiyatları değerlendirebilmek için bir zemin de hazırlanıyor. Ayrıca bu bölümde yine birincil kaynaklardan derlenen fiyat serileri tablo haline getirilip endeksleri alınmış ve grafikler yardımıyla fiyatlarda meydana gelen değişimler ortaya çıkarılıyor ve tespit edilen değişimler incelenen dönemde meydana gelen gelişmelerle ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılıyor. Kitabın üçüncü bölümünde İstanbul’a zahire tedarik edilen bölgeler değerlendirilerek hangi bölgeden ne zaman ve ne kadar zahire geldiğine yönelik bir sevkiyat dağılımı ile 1845-1880 yılları arasında tedarik bölgelerinin kompozisyonunda meydana gelen değişim anlamlandırılmaya çalışılıyor. Kitabın son bölümünde ise söz konusu dönemde İstanbul’da ekmek fiyatları savaş, enflasyon ve bazı iktisadi politikalar kıskacında irdelenerek Osmanlı devletinin aldığı önlemler ve denetimler tartışılıyor.

SAVAŞ, ENFLASYON VE KITLIK DÖNEMLERİNDE EKMEK

İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı devletinin merkezi yönetiminin bu şehirden sağlanması şehrin nüfusunu artırıyor ve kalabalık bir başkent haline geliyor. Kırsal alanla bağlantısı kalmayan ve Marksist bir perspektifle ifade edilecek olursa mülksüzleşen bu nüfusun iaşesi oldukça önemli bir hale geliyor. Osmanlı merkezi yönetimi güttüğü iaşe politikaları neticesinde oluşturduğu nizam ve kurumlarla; malların üretiminden nakline, depolanmasından satışına ve fiyatlandırılmasına kadar olan süreçlerde aktif olarak rol alıyor. Camgöz’ün incelediği 1845-1880 yılları arasında tahıl fiyatlarının genel seviyesinde yüksek bir artışın olduğu göze çarpıyor. Bunun en önemli sebebinin de zirai ürün ticaretinde yapılan düzenlemelerle devlet tekelleri ve devlet mubayaalarının kaldırılmasının olduğunu iddia ediyor. Öte yandan, fiyat artışları ile ilgili bir diğer tespiti ise üretim teknolojisindeki yetersizlikler ve kıtlıkların ortaya çıkması. Yine bu döneme rastlayan Kırım Savaşı da İstanbul’un nüfusunu artırıyor ve tarlaların ekilememesi nedeniyle tedarik problemi ortaya çıkıyor. Karaborsacılığın yaygınlaşması da yine fiyatların yükselmesine neden oluyor. Uygulanan iktisadi politikalar neticesinde kaimenin değer kaybetmesi de fiyatların yükselmesinin bir diğer nedeni olarak görülüyor.

İKTİSAT VE ŞEHİR TARİHİ NİTELİĞİNDE

Camgöz, Osmanlı’da “ibadullahın havâyic-i zaruriyesi” olarak görülen ekmek meselesinin merkez yönetim tarafından o dönemde hem fiyat ve hem de kalite olarak denetim altında tutulmaya çalışıldığını ve bu doğrultuda, bir çeşit sosyal politika olarak da adlandırılabilecek “Dersaadet sekenesinin refah ve huzurunu” ve herhangi bir sebeple “müzayakaya düçar olmamalarını” temin etmek amacıyla fiyat istikrarını sağlayıcı müdahaleler yapıldığını belirtiyor.

Mevlüt Camgöz’ün “Ekmek, Buğday ve Şehir” başlığını taşıyan bu kitabı iktisat tarihi ile ilgili önemli bir eser olduğu kadar İstanbul’un bir dönemine ışık tutması nedeniyle önemli bir şehir tarihi eseri olarak da görülebilir. Titiz bir çalışmanın ürünü olan bu kitap, hem tahıl fiyatlarındaki hareketliliği ve hem de yıllar itibariyle tedarik bölgelerinde yaşanan sevkiyat değişimini istatistiki yolla yorumlayarak, dönemin iktisadi, siyasi ve coğrafi şartlarını ortaya koyuyor.